Hz. Ali (aleyhisselam)’ın özel ashabından olan Rüşeyd-i Hicrî’nin kızı şöyle diyor:
Babamın şöyle dediğini duydum: Habibim Emir’ul-Müminin Ali (aleyhisselam) bana buyurdular ki:
“Ey Rüşeyd! Beni Ümeyye’nin zinazadesinin seni çağırtıp el, ayak ve dilini kestirdiği zaman nasıl sabr ve tahammül edeceksin?!”
Ben arzettim ki: “Ya Emir’el-Müminin? Acaba bunun sonucu cennete gitmek ve İlahi rahmete kavuşmak mıdır?”
İmam (aleyhisselam) buyurdu ki: “Evet! Sen dünya ve ahirette benimlesin.”
Rüşeyd’in kızı diyor ki: Birkaç günden sonra zina zade Ubeydullah b. Ziyad babamın peşice bir memur gönderdi. Babam onun yanına gittiğinde, Emir’ul-Müminin Ali (aleyhisselam)’dan teberri etmesini istedi. Ama babam onun bu isteğini kabul etmedi.
İbn-i Ziyad sonra şöyle dedi: “Duyduğuma göre Ali, nasıl öleceğini sana haber vermiştir!”
Babam cevabında:
Habibim Emir’ul-Müminin Ali (aleyhisselam) buyurdu ki: Sen beni, O’ndan teberri etmeğe davet edeceksin ve ben de kabul etmeyeceğim. Sonra sen, benim elimi, ayaklarımı ve dilimi kestireceksin.”
İbn-i Ziyad: “Allah’a andolsun ki, O’nun yalanını çıkaracağım!”
Sanra babamın el ve ayaklarının kesilmesini fakat diline dokunmamalarını emretti. Babamın el ve ayaklarını kestirdikten sonra evimize getirdiler.
Babama: Babacığım! El ve ayaklarının kesildiğinden dolayı çok mu acı çekiyorsun?” dedim.
Babam cevabımda: “Allah’a andolsun ki, hayır! Sadece halkın izdihamı arasındaki çekilen zahmet kadar.”
Sonra komşu ve tanışları yanına geldiklerinde babam: Bana kağıt kalem getirin de, mevlam
Emir’ul-Müminin Ali (aleyhisselam)’ın gelecekle ilgili bana haber verdiği şeyleri size söyleyeyim.”
Derken ona kâğıt ve kalem getirdiler. O da gelecekte vuku bulacak olayları söyleyerek onlara yazdırıyordu.
Bu haber İbn-i Ziyad’a ulaşınca hacamatçıyı, babamın dilini kesmesi için gönderdi. O da gelerek babamın dilini kesti. İşte o gece Allah’ın rahmetine kavuştu
Babamın şöyle dediğini duydum: Habibim Emir’ul-Müminin Ali (aleyhisselam) bana buyurdular ki:
“Ey Rüşeyd! Beni Ümeyye’nin zinazadesinin seni çağırtıp el, ayak ve dilini kestirdiği zaman nasıl sabr ve tahammül edeceksin?!”
Ben arzettim ki: “Ya Emir’el-Müminin? Acaba bunun sonucu cennete gitmek ve İlahi rahmete kavuşmak mıdır?”
İmam (aleyhisselam) buyurdu ki: “Evet! Sen dünya ve ahirette benimlesin.”
Rüşeyd’in kızı diyor ki: Birkaç günden sonra zina zade Ubeydullah b. Ziyad babamın peşice bir memur gönderdi. Babam onun yanına gittiğinde, Emir’ul-Müminin Ali (aleyhisselam)’dan teberri etmesini istedi. Ama babam onun bu isteğini kabul etmedi.
İbn-i Ziyad sonra şöyle dedi: “Duyduğuma göre Ali, nasıl öleceğini sana haber vermiştir!”
Babam cevabında:
Habibim Emir’ul-Müminin Ali (aleyhisselam) buyurdu ki: Sen beni, O’ndan teberri etmeğe davet edeceksin ve ben de kabul etmeyeceğim. Sonra sen, benim elimi, ayaklarımı ve dilimi kestireceksin.”
İbn-i Ziyad: “Allah’a andolsun ki, O’nun yalanını çıkaracağım!”
Sanra babamın el ve ayaklarının kesilmesini fakat diline dokunmamalarını emretti. Babamın el ve ayaklarını kestirdikten sonra evimize getirdiler.
Babama: Babacığım! El ve ayaklarının kesildiğinden dolayı çok mu acı çekiyorsun?” dedim.
Babam cevabımda: “Allah’a andolsun ki, hayır! Sadece halkın izdihamı arasındaki çekilen zahmet kadar.”
Sonra komşu ve tanışları yanına geldiklerinde babam: Bana kağıt kalem getirin de, mevlam
Emir’ul-Müminin Ali (aleyhisselam)’ın gelecekle ilgili bana haber verdiği şeyleri size söyleyeyim.”
Derken ona kâğıt ve kalem getirdiler. O da gelecekte vuku bulacak olayları söyleyerek onlara yazdırıyordu.
Bu haber İbn-i Ziyad’a ulaşınca hacamatçıyı, babamın dilini kesmesi için gönderdi. O da gelerek babamın dilini kesti. İşte o gece Allah’ın rahmetine kavuştu