KADIN HAKLARINI SAVUNAN AYDINIMIZA
SORUYORUM
Sayın Aydın; biz gazetelerinizdeki yazılarınızdan sizleri hep kadın hakları savunucuları olarak tanıdık. Bir kadın erkeğin arkasında namaz kıldığında bunun kadınlara karşı yapılmış olan bir hakaret olarak görüp haykıran en çok sizi gördük. Veya kadının başı bağlı olduğundan dolayı kadına eziyet ediliyor diye defalarca haykırdığınızı gördük. Her zaman böyle olun sayın Aydın. Her zaman haksızlıklara, eziyetlere, insan hakları ihlallerine karşı olun. Gerçekten size göre ortada bir haksızlık varsa susmayın. Buna hiçbir itirazımız yok ve olamazda.
Ama sayın Aydın, bir taraftan kadın hakları savunuculuğu yapıp da, diğer taraftan gazetenizde sırf para kazanmak adına arka kapak sayfalarında kadınların çırılçıplak fotoğraflarını yayınlayıp kadını bir seks malzemesi, bir dişi oyuncak olarak kullanıp kadının vücudunu bir sömürü aleti olarak kullanırsanız, ben sizin asla samimiyetinize inanamam. Neden bu halk bilime, insanlığa, özgürlüğe hizmet etmiş kadınları tanımıyor da, göğüsleri, kalçaları güzel olan kadınları tanıyor? Neden bu halk insanlık için, ezilenler için, hakları çalınanlar için mücadele eden, öldürülen, zindanlara atılan, işkence gören kadınları tanımıyor da, iyi göbek atan kadınları tanıyor? Çünkü siz kadının düşüncesine değil kalçalarına değer veriyorsunuz. Sizin gazetelerinizde ki arka kapak sayfalarında işinden atıldığından dolayı eylem yapan, emeği çalındığından dolayı grev yapan, fabrika köşelerinde fazla mesaiden dolayı çocuklarını göremeyen, açlıktan dolayı pazarlarda çürümüş sebze ve meyveleri toplayan, ölüm oruçlarında tecridin kalkması için yaşam mücadelesi veren kadınların resimlerini neden göremiyoruz da, ancak vücudu güzel olan para kazandıracak kadınların resimlerini görüyoruz? Anlıyoruz ki sizin için kadın iki göğüs, iki bacak bir de kalçadan ibaret. Neden genelevlerde bir hayvan gibi pazarlanan kadının hakkını aramıyorsunuz da, neden fabrika köşelerinde emeği çalınan kadının hesabını sormuyorsunuz da erkeğin arkasında namaz kılan kadının hesabını soruyorsunuz? Aslında sizin amacınız erkeğin arkasında namaz kılan kadının hakkını savunmak değil, o kadını kullanarak dine saldırmaktır.
Çünkü benim dinim kadınların soyulup bir ticaret malzemesi olarak kullanılmasına müsaade etmiyor? Benim dinim sizin kadını değersiz bir meta olarak gören zihniyetinizi kabul etmiyor. Kadın erkeğe Allah’ın emanetidir diyor. Bir evlat babasının kendisine olan emanetini nasıl korur? Eğer bu kadın bir babanın değil, bir Müslüman nezdinde en büyük değere sahip olan Allah’ın emaneti ise acaba onu nasıl koruması gerekir? İşte İslam kadının değerini ve önemini iyi kavramamız için onu “Allah’ın emaneti” olarak yani önem vermemiz gereken en yüce varlığın bize olan emaneti olarak göstermiş. Kadının en güzel bir şekilde korunması için kadına “Allah’ın emaneti” sözünden daha büyük ve daha güzel hangi söz olabilir?. Siz kadınların çırılçıplak soyulup erkeklerin pis gözlerle bakmalarına seyirci kalırken bu din kadına şehvetle bakılmasını, onun bir sömürü malzemesi olarak kullanılmasını yasaklıyor. Kim kadına değer veriyor? Siz genelevlerde kadınların vücutlarının satılmasına seyirci kalırken benim dinim kadına dokunulmasını bile yasaklıyor?
Bir hayvanat bahçesi yöneticisi kafesteki hayvanları para karşılığında insanlara cinsel ilişki yaptırsa dünya ayağa kalkar, “bu ne alçaklık”, “bu ne vicdansızlık” sesleri yükselmeye başlar, nitekim bunun bir örneği de yoktur. Ama medeniyetin eşiği olan ülkelerde, hayvanlara yapılan zulmün kat-kat fazlası kadınlara yapılmakta, ama ses çıkmamaktadır. Ey medeni insanlar, ey çağdaş insanlar, ey aydınlar sizden fazla bir şey beklemiyoruz, en azından kadınlara hayvanlara verdiğiniz kadar değer verin, gerçekten biz fazlasını istemiyoruz.
Gerçi sizin bir mazeretiniz var. Kadın soyuldukça kadına olan ilgi azalır diyorsunuz. Aslında gazeteniz kadını bir ticaret malzemesi, bir modern köle olarak kullanmıyor, gazetenizin asıl hedefi toplumu daha dürüst, daha namuslu hale getirmek. Yani size göre toplum namussuzlaştıktan sonra namuslu olur.
Oysa sayın Aydın şehvet aynen para ve makam hırsı gibi doyumsuz bir duygudur. Aç olan bir insanın belli bir yemek kapasitesi vardır. En fazla bir kaç tabak yemek yer ve daha fazla yemek istemez, başka bir yemek arayışına da gitmez. Ama şehvette insan bir doyuma ulaşmaz. Hep yeni şeyler ister. 3000 cariyesi olan erkeğin hala kadına doymadığı gibi. Dolayısıyla siz topluma bir namussuzluğu verdiğiniz zaman o toplum namuslu olmaz, başka bir namussuzluğa yönelir. Bu hep böyle olmuştur.
İNSAN HAKLARINI SAVUNAN AYDINIMIZA
SORUYORUM
Ya gazetenizde yer alan magazin haberleri! Bunlarda mı bizim iyiliğimiz için yayınlanıyor? Kesinlikle bizim iyiliğimiz içindir. Yoksa siz halkın zararına olan bir şeyi asla yayınlamazsınız. Daha doğrusu biz hep böyle bilirdik. Ama şimdi uyandık sayın Aydın. Uyandık ve sorguluyoruz, neden diyoruz? Neden bir magazinci bir bayanın eteğinin rüzgârdan kalkıp da onun kalçasını gazetede milyonlara yayınlamayı büyük bir nimet bilir? Neden bir erkeğin bir bayanla aynı kare fotoğrafta yakalanması büyük bir ganimettir? Neden magazincilerinizin en büyük sevinçlerinden biride, bir erkeğin, karısının başka bir erkekle aldatırken yakalanmasıdır? Nasıl olurda insanların özel ilişkilerini takip etme hakkını kendinizde bulabiliyorsunuz? Gazeteniz bu hakkı nereden alıyor? Ama doğru ne yapacaksınız ekmek parası. Bu gibi yayınlar gazetenizin tirajını (baskı sayısı) yükseltiyor. Gazeteniz daha çok para kazanıyor?
Oysa benim dinim ayıpları açmayı değil, ayıpları kapatmayı emreder. Benim dinim başkalarının özel hayatını kurcalamayı yasaklar bunu büyük bir ayıp sayar.
Şehid Murtaza Mutahhari magazin kültürünün toplumda ne gibi kötü bir eser bıraktığını yalnızca bir noktaya temas ederek güzel bir şekilde izah etmiştir:
“Erkek hiçbir zaman kadınla kendi arasında perde olmasını istememiştir. Ne zaman o perde kaldırıldığında erkek her zaman karlı çıkmıştır. Bugün erkekler hürriyet, eşitlik v.b. isimler altında aldatıcı oyunlarla bunu başarmışlar ve bu perdeyi ortadan kaldırarak en çirkin amaçlarına ulaşmak için kadını alet olarak kullanmaya başlamışlardır.
“Gençlerin bugün evlenmekten kaçınmalarının nedeni de yine bu serbestlikten kaynaklanmaktadır. Ne zaman gençlere evlenmeleri teklif edilse, henüz erken olduğunu, daha küçük olduklarını veya başka bahaneler öne sürmekte ve bu teklifin yükü altından sıyrılmaktadırlar. Geçmişte gençlerin en büyük arzularından biri evlenmekti. Gençler zifaf gecesini padişah tahtına çıkmaktan daha az kıymetli saymıyorlardı. Oysaki bugünün gençleri Batı medeniyetinin bereketiyle kadının eşya gibi ucuzlayıp bollaşmasından sonra böyle bir saplantıya kapılmışlardır.
Geçmişte evlenmek, bir bekleme ve arzulama devresinden sonra gerçekleşir ve bundan dolayı eşler birbirlerini mutluluk etkeni olarak görürlerdi. Fakat günümüzde cinsel arzulara kavuşma ortamı evlilik çerçevesinin dışında bolca bulunmakta ve artık aşk arzusu için bir neden kalmamaktadır.”
Serbest ilişkilerin olduğu toplumlar, genç erkeklerin mümkün olduğunca evlenmekten ve aile kurmaktan kaçınmalarına ve sadece gençlik güç ve çoşkunluğunun zayıflamaya, yok olmaya yüz tuttuğu anda evlenme girişiminde bulunmalarına, bu durumda ise kadını sadece evlat sahibi olmak ve kendine hizmetçilik yapması için istemesine neden olur. Ayrıca serbest cinsel ilişkilere izin veren toplumlar, varolan evlilik bağlarının bozulmasına ve eşlerin birbirlerini mutluluklarının nedeni olarak görmeleri, aile kurumunu halis bir aşk ve derin bir sevgi üzerine sağlamlaştırmaları gerekirken, birbirlerini rakip ve özgürlüğü ortadan kaldıran, hapseden biri, diğer bir deyimle gardiyan olarak görmelerine neden olur.
Çünkü eskisi gibi flört edemeyecek, geç saatlerde eve gelemeyecek, arkadaşları ile dans partileri düzenleyemeyecektir. Bu da doğal olarak gençleri evlilikten korkutmaktadır. Diğer taraftan flörtün, yasak ilişkilerin normal karşılandığı toplumlarda evlenen insanların evlilikleri birbirlerine olan sevgi, saygı ve güveni çok zayıf olur. Bu gibi toplumlarda evlilikler çabuk bozulur. Zira erkek ve kadın serbest bir yaşamdan geldikleri için birbirlerine olan sorumlukları onlara sıkıcı gelmektedir. Ayrıca etraflarında cinsel ilişki, fuhuş açısından bir sıkıntı olmadığından dolayı, bu arzularına rahatça kavuşmaları hususunda uygun bir ortam olduğundan dolayı sevginin, saygının ve vefanın bir değeri kalmamaktadır. Bu sebeple halkçı aydınlarımıza sormak istiyorum. Birbirlerinin olumsuz kusurlu yönlerini halka deşifre etmeyen, bazı kelime oyunları ile gayri meşru olan yasak ilişkileri meşru ve doğal bir şeymiş gibi halka lanse edip halkı ahlaksızlaştırmayan bir yayın mı halka yararlıdır, yoksa halkı ahlaksızlaştıran bir yayın anlayışımı? Halkı başkalarının özel hayatlarını araştırmak, halkın beynini, düşüncesini boş, faydasız, insanı geriye götüren bilgi kirliliğiyle meşgul etmek mi daha faydalıdır, yoksa halkı okumaya, bilime, düşünmeye, sorgulamaya sevk eden bilgiler mi halka daha yararlıdır? Amacınız egemen güçlerin rahatça sömürdüğü, ezdiği bir halk kitlesi mi yaratmak, yoksa sorgulayan, hesap soran bir halk kitlesi mi yaratmak? Tabiî ki siz kadınların hangi erkeklerle yattığını, hangi mankenin göğsünde silikon, hangi mankenin kalçasında selülit olduğunu halka göstererek, egemen güçler tarafından sömürülmeyen, hakkını arayan, hesap soran bir halk
Kitlesi yaratmak istiyorsunuzdur
SORUYORUM
Sayın Aydın; biz gazetelerinizdeki yazılarınızdan sizleri hep kadın hakları savunucuları olarak tanıdık. Bir kadın erkeğin arkasında namaz kıldığında bunun kadınlara karşı yapılmış olan bir hakaret olarak görüp haykıran en çok sizi gördük. Veya kadının başı bağlı olduğundan dolayı kadına eziyet ediliyor diye defalarca haykırdığınızı gördük. Her zaman böyle olun sayın Aydın. Her zaman haksızlıklara, eziyetlere, insan hakları ihlallerine karşı olun. Gerçekten size göre ortada bir haksızlık varsa susmayın. Buna hiçbir itirazımız yok ve olamazda.
Ama sayın Aydın, bir taraftan kadın hakları savunuculuğu yapıp da, diğer taraftan gazetenizde sırf para kazanmak adına arka kapak sayfalarında kadınların çırılçıplak fotoğraflarını yayınlayıp kadını bir seks malzemesi, bir dişi oyuncak olarak kullanıp kadının vücudunu bir sömürü aleti olarak kullanırsanız, ben sizin asla samimiyetinize inanamam. Neden bu halk bilime, insanlığa, özgürlüğe hizmet etmiş kadınları tanımıyor da, göğüsleri, kalçaları güzel olan kadınları tanıyor? Neden bu halk insanlık için, ezilenler için, hakları çalınanlar için mücadele eden, öldürülen, zindanlara atılan, işkence gören kadınları tanımıyor da, iyi göbek atan kadınları tanıyor? Çünkü siz kadının düşüncesine değil kalçalarına değer veriyorsunuz. Sizin gazetelerinizde ki arka kapak sayfalarında işinden atıldığından dolayı eylem yapan, emeği çalındığından dolayı grev yapan, fabrika köşelerinde fazla mesaiden dolayı çocuklarını göremeyen, açlıktan dolayı pazarlarda çürümüş sebze ve meyveleri toplayan, ölüm oruçlarında tecridin kalkması için yaşam mücadelesi veren kadınların resimlerini neden göremiyoruz da, ancak vücudu güzel olan para kazandıracak kadınların resimlerini görüyoruz? Anlıyoruz ki sizin için kadın iki göğüs, iki bacak bir de kalçadan ibaret. Neden genelevlerde bir hayvan gibi pazarlanan kadının hakkını aramıyorsunuz da, neden fabrika köşelerinde emeği çalınan kadının hesabını sormuyorsunuz da erkeğin arkasında namaz kılan kadının hesabını soruyorsunuz? Aslında sizin amacınız erkeğin arkasında namaz kılan kadının hakkını savunmak değil, o kadını kullanarak dine saldırmaktır.
Çünkü benim dinim kadınların soyulup bir ticaret malzemesi olarak kullanılmasına müsaade etmiyor? Benim dinim sizin kadını değersiz bir meta olarak gören zihniyetinizi kabul etmiyor. Kadın erkeğe Allah’ın emanetidir diyor. Bir evlat babasının kendisine olan emanetini nasıl korur? Eğer bu kadın bir babanın değil, bir Müslüman nezdinde en büyük değere sahip olan Allah’ın emaneti ise acaba onu nasıl koruması gerekir? İşte İslam kadının değerini ve önemini iyi kavramamız için onu “Allah’ın emaneti” olarak yani önem vermemiz gereken en yüce varlığın bize olan emaneti olarak göstermiş. Kadının en güzel bir şekilde korunması için kadına “Allah’ın emaneti” sözünden daha büyük ve daha güzel hangi söz olabilir?. Siz kadınların çırılçıplak soyulup erkeklerin pis gözlerle bakmalarına seyirci kalırken bu din kadına şehvetle bakılmasını, onun bir sömürü malzemesi olarak kullanılmasını yasaklıyor. Kim kadına değer veriyor? Siz genelevlerde kadınların vücutlarının satılmasına seyirci kalırken benim dinim kadına dokunulmasını bile yasaklıyor?
Bir hayvanat bahçesi yöneticisi kafesteki hayvanları para karşılığında insanlara cinsel ilişki yaptırsa dünya ayağa kalkar, “bu ne alçaklık”, “bu ne vicdansızlık” sesleri yükselmeye başlar, nitekim bunun bir örneği de yoktur. Ama medeniyetin eşiği olan ülkelerde, hayvanlara yapılan zulmün kat-kat fazlası kadınlara yapılmakta, ama ses çıkmamaktadır. Ey medeni insanlar, ey çağdaş insanlar, ey aydınlar sizden fazla bir şey beklemiyoruz, en azından kadınlara hayvanlara verdiğiniz kadar değer verin, gerçekten biz fazlasını istemiyoruz.
Gerçi sizin bir mazeretiniz var. Kadın soyuldukça kadına olan ilgi azalır diyorsunuz. Aslında gazeteniz kadını bir ticaret malzemesi, bir modern köle olarak kullanmıyor, gazetenizin asıl hedefi toplumu daha dürüst, daha namuslu hale getirmek. Yani size göre toplum namussuzlaştıktan sonra namuslu olur.
Oysa sayın Aydın şehvet aynen para ve makam hırsı gibi doyumsuz bir duygudur. Aç olan bir insanın belli bir yemek kapasitesi vardır. En fazla bir kaç tabak yemek yer ve daha fazla yemek istemez, başka bir yemek arayışına da gitmez. Ama şehvette insan bir doyuma ulaşmaz. Hep yeni şeyler ister. 3000 cariyesi olan erkeğin hala kadına doymadığı gibi. Dolayısıyla siz topluma bir namussuzluğu verdiğiniz zaman o toplum namuslu olmaz, başka bir namussuzluğa yönelir. Bu hep böyle olmuştur.
İNSAN HAKLARINI SAVUNAN AYDINIMIZA
SORUYORUM
Ya gazetenizde yer alan magazin haberleri! Bunlarda mı bizim iyiliğimiz için yayınlanıyor? Kesinlikle bizim iyiliğimiz içindir. Yoksa siz halkın zararına olan bir şeyi asla yayınlamazsınız. Daha doğrusu biz hep böyle bilirdik. Ama şimdi uyandık sayın Aydın. Uyandık ve sorguluyoruz, neden diyoruz? Neden bir magazinci bir bayanın eteğinin rüzgârdan kalkıp da onun kalçasını gazetede milyonlara yayınlamayı büyük bir nimet bilir? Neden bir erkeğin bir bayanla aynı kare fotoğrafta yakalanması büyük bir ganimettir? Neden magazincilerinizin en büyük sevinçlerinden biride, bir erkeğin, karısının başka bir erkekle aldatırken yakalanmasıdır? Nasıl olurda insanların özel ilişkilerini takip etme hakkını kendinizde bulabiliyorsunuz? Gazeteniz bu hakkı nereden alıyor? Ama doğru ne yapacaksınız ekmek parası. Bu gibi yayınlar gazetenizin tirajını (baskı sayısı) yükseltiyor. Gazeteniz daha çok para kazanıyor?
Oysa benim dinim ayıpları açmayı değil, ayıpları kapatmayı emreder. Benim dinim başkalarının özel hayatını kurcalamayı yasaklar bunu büyük bir ayıp sayar.
Şehid Murtaza Mutahhari magazin kültürünün toplumda ne gibi kötü bir eser bıraktığını yalnızca bir noktaya temas ederek güzel bir şekilde izah etmiştir:
“Erkek hiçbir zaman kadınla kendi arasında perde olmasını istememiştir. Ne zaman o perde kaldırıldığında erkek her zaman karlı çıkmıştır. Bugün erkekler hürriyet, eşitlik v.b. isimler altında aldatıcı oyunlarla bunu başarmışlar ve bu perdeyi ortadan kaldırarak en çirkin amaçlarına ulaşmak için kadını alet olarak kullanmaya başlamışlardır.
“Gençlerin bugün evlenmekten kaçınmalarının nedeni de yine bu serbestlikten kaynaklanmaktadır. Ne zaman gençlere evlenmeleri teklif edilse, henüz erken olduğunu, daha küçük olduklarını veya başka bahaneler öne sürmekte ve bu teklifin yükü altından sıyrılmaktadırlar. Geçmişte gençlerin en büyük arzularından biri evlenmekti. Gençler zifaf gecesini padişah tahtına çıkmaktan daha az kıymetli saymıyorlardı. Oysaki bugünün gençleri Batı medeniyetinin bereketiyle kadının eşya gibi ucuzlayıp bollaşmasından sonra böyle bir saplantıya kapılmışlardır.
Geçmişte evlenmek, bir bekleme ve arzulama devresinden sonra gerçekleşir ve bundan dolayı eşler birbirlerini mutluluk etkeni olarak görürlerdi. Fakat günümüzde cinsel arzulara kavuşma ortamı evlilik çerçevesinin dışında bolca bulunmakta ve artık aşk arzusu için bir neden kalmamaktadır.”
Serbest ilişkilerin olduğu toplumlar, genç erkeklerin mümkün olduğunca evlenmekten ve aile kurmaktan kaçınmalarına ve sadece gençlik güç ve çoşkunluğunun zayıflamaya, yok olmaya yüz tuttuğu anda evlenme girişiminde bulunmalarına, bu durumda ise kadını sadece evlat sahibi olmak ve kendine hizmetçilik yapması için istemesine neden olur. Ayrıca serbest cinsel ilişkilere izin veren toplumlar, varolan evlilik bağlarının bozulmasına ve eşlerin birbirlerini mutluluklarının nedeni olarak görmeleri, aile kurumunu halis bir aşk ve derin bir sevgi üzerine sağlamlaştırmaları gerekirken, birbirlerini rakip ve özgürlüğü ortadan kaldıran, hapseden biri, diğer bir deyimle gardiyan olarak görmelerine neden olur.
Çünkü eskisi gibi flört edemeyecek, geç saatlerde eve gelemeyecek, arkadaşları ile dans partileri düzenleyemeyecektir. Bu da doğal olarak gençleri evlilikten korkutmaktadır. Diğer taraftan flörtün, yasak ilişkilerin normal karşılandığı toplumlarda evlenen insanların evlilikleri birbirlerine olan sevgi, saygı ve güveni çok zayıf olur. Bu gibi toplumlarda evlilikler çabuk bozulur. Zira erkek ve kadın serbest bir yaşamdan geldikleri için birbirlerine olan sorumlukları onlara sıkıcı gelmektedir. Ayrıca etraflarında cinsel ilişki, fuhuş açısından bir sıkıntı olmadığından dolayı, bu arzularına rahatça kavuşmaları hususunda uygun bir ortam olduğundan dolayı sevginin, saygının ve vefanın bir değeri kalmamaktadır. Bu sebeple halkçı aydınlarımıza sormak istiyorum. Birbirlerinin olumsuz kusurlu yönlerini halka deşifre etmeyen, bazı kelime oyunları ile gayri meşru olan yasak ilişkileri meşru ve doğal bir şeymiş gibi halka lanse edip halkı ahlaksızlaştırmayan bir yayın mı halka yararlıdır, yoksa halkı ahlaksızlaştıran bir yayın anlayışımı? Halkı başkalarının özel hayatlarını araştırmak, halkın beynini, düşüncesini boş, faydasız, insanı geriye götüren bilgi kirliliğiyle meşgul etmek mi daha faydalıdır, yoksa halkı okumaya, bilime, düşünmeye, sorgulamaya sevk eden bilgiler mi halka daha yararlıdır? Amacınız egemen güçlerin rahatça sömürdüğü, ezdiği bir halk kitlesi mi yaratmak, yoksa sorgulayan, hesap soran bir halk kitlesi mi yaratmak? Tabiî ki siz kadınların hangi erkeklerle yattığını, hangi mankenin göğsünde silikon, hangi mankenin kalçasında selülit olduğunu halka göstererek, egemen güçler tarafından sömürülmeyen, hakkını arayan, hesap soran bir halk
Kitlesi yaratmak istiyorsunuzdur