Çocukların Ebeveyn Üzerindeki Hakları
Çocuk sahibi olmak her ailenin ideal istek ve arzularından biridir. Her aile dünyaya yeni gelen bir çocukla sevince boğulur. Çünkü dünyaya yeni gelen bir çocuk aile atmosferine tarifsiz bir mutluluk katar. Çocuksuz ailelerin yaşantılarının normal ve mutlu bir şekilde devam ettiği çok nadir olarak göze çarpmaktadır. Her baba kendisinden sonra neslini devam ettirecek bir evlat geriye bırakmayı arzu eder. Bu yüzden İmam Rıza (((a.s.))) şöyle buyurmaktadır:
إِنَّ اللَّهَ تَعَالَی إِذَا أَرَادَ بِعَبْدٍ خَیْراً، لَمْ یُمِتْهُ حَتَّى یُرِیَهُ الْخَلَفَ
“ALLAH -u Teâlâ hayrını dilediği kuluna onu öldürmeden önce geriye bırakacağı halefi (çocuğu) gösterir. [Biharul Envar; Allame Meclisi, Daru İhyait Turas-Beyrut-1403 H.K, c.101, s.91 ve Mekarimul Ahlak; Raziyuddin Tabrisi, tercüme; Seyyid İbrahim Mir Bakıri, Ferahani Yayınevi-Tahran, birinci baskı, c.1, s.419]
Ebeveynlerin ve evlatların birbirleri üzerinde hakları ve sorumlulukları vardır ki bu hakları ve sorumluluklara dikkat edip yerine getirmelidirler.
Çocuğun Kulağına Ezan ve İkame Okunması
İslam’da değerli ve önemli sünnetlerden biri dünyaya ayak basan çocuğun sağ kulağına ezan, sol kulağına ise ikame okunmasıdır. Bu hususta İmam Rıza (((a.s.))) şöyle buyurmaktadır:
إِذَا وُلِدَ مَوْلُودٌ فَأَذِّنْ فِی أُذُنِهِ الْأَیْمَنِ وَ أَقِمْ فِی أُذُنِهِ الْأَیْسَر
“Dünyaya gelen bir çocuğun sağ kulağına ezan sol kulağına ise ikame oku.” [Biharul Envar, c.101, s.116]
İslami rivayetlerde bu amelin hikmet ve felsefesi şöyle ifade edilmiştir: çocuğun kulağına ezan ve kamet okumak şeytanın vesveseleri, tuzakları ve telkinleri karşısında çocuk için bir sığınak konumundadır.” [Biharul Envar, c.81, s.162]
Sünnet, Akika ve Saçı Tıraş Etmek
Yüce İslam dini, dünyaya yeni gelen çocuklar için sünnet, akika, saçları traş etmek gibi amelleri tavsiye etmiş, ayrıca onların sağlıkları, dinlenmeleri ve uykuları hakkında da önemli bilgiler sunmuştur. Konuyla ilgili olarak İmam Rıza’dan (((a.s.))) şöyle rivayet edilir ki hazret sünnet hakkında şöyle buyurmuştur:
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ اخْتِنُوا أَوْلَادَکُمْ یَوْمَ السَّابِعِ فَإِنَّهُ أَطْهَرُ وَ أَسْرَعُ لِنَبَاتِ اللَّحْمِ
“ALLAH Resulü (s.a.a) buyurmuştur: evladınızı yedinci gününde sünnet ettirin. Çünkü bu amel onlar için daha temiz ve etlerinin daha çabuk bitmesini sağlar.” [Uyunu Ahbari’r-Riza; Şeyh Saduk, A’lemi müessesesi-Beyrut, Birinci baskı-1404-c.2, s.28]
Aynı şekilde hazret çocukların saçlarının tıraş edilmesi ve onlara akika (kurban kesmek) edilmesi hakkında Me’mun’a yazdığı mektupta şöyle buyurmuştur:
الْعَقِیقَةُ عَنِ الْمَوْلُودِ الذَّکَرِ وَ الْأُنْثَى وَاجِبَةٌ وَ کَذَلِکَ تَسْمِیَتُهُ وَ حَلْقُ رَأْسِهِ یَوْمَ السَّابِعِ وَ یُتَصَدَّقُ بِوَزْنِ شَعْرِهِ ذَهَباً أَوْ فِضَّةً
“Dünyaya yeni gelen erkek ve kız çocuğu için akika etmek (kurban kesmek) gereklidir. Aynı şekilde ona isim koyman vaciptir ve doğumunun yedinci gününde saçını tıraş etmen ve saçının ağırlığınca altın veya gümüş sadaka vermen şarttır.”
Burada belirtmeliyiz ki fıkıh kitaplarında saygın taklit mercileri hadislerde gelen bu amelleri ve vacip olarak belirtilen hükümleri farz olarak değerlendirmemişlerdir. Amellerin önemine binaen hadislerde vacip şekilde beyanlar yer almıştır. Bir kimse mezkûr amelleri çocuk için yapmazsa günah işlemiş sayılmaz ancak çocuğunun gelişimi ve terbiyesi hususunda önemli şeyleri kaçırmış olur.
İmam Rıza (((a.s.))) çocuğun sağlığı hakkında şöyle buyurmuştur:
قَالَ النَّبِیُّ اغْسِلُوا صِبْیَانَکُمْ مِنَ الْغَمَرِ فَإِنَّ الشَّیْطَانَ یَشَمُّ الْغَمَرَ، فَیَفْزَعُ الصَّبِیَّ فِی رُقَادِهِ وَ یُتَأَذَّى بِهِ الْکَاتِبَانِ
“ALLAH Resulü (s.a.a) buyurdular: Çocuklarınızdan yağı yıkayıp, temizleyin. Çünkü şeytan yağın kokusunu koklar ve çocuğu uykusunda korkutur, böylece çocuğu korumakla görevlendirilmiş melekler bundan rahatsız olurlar.” [Uyunu Ahbari’ Riza (((a.s.))) c.2, s.69]
Çocuğun Anne Sütünden Beslenmesi
Çocuklar için değişik yiyecekleri sindirme yetenekleri gelişinceye dek en ideal ve uygun yiyecek anne sütüdür. Özellikle günümüzde bu mevzua daha az teveccüh edilse de din önderleri özellikle de ALLAH Resulü (s.a.a) anne sütünün çocuğun gelişimi ve terbiyesinde ne kadar büyük rol ifa ettiğini beyan etmişlerdir. İmam Rıza (((a.s.))) konuyla ilgili olarak ALLAH Resulü’nden (s.a.a) naklen şöyle buyurmuşlardır:
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ لَیْسَ لِلصَّبِیِّ لَبَنٌ خَیْرٌ مِنْ لَبَنِ أُمِّهِ
“Çocuk için anne sütünden daha hayırlı bir süt yoktur.” [Musnedul İmam er-Rıza (((a.s.))); Şeyh Azizullah Attarudi-Dünya İmam Rıza (((a.s.))) Kongresi-Meşhed,1406- Birinci Baskı, c.2, s.278]
Çocuklar İçin Güzel isimler Seçmek
Çocukların anne baba üzerindeki haklarından biri de isim seçimidir. Ebeveynler evlatlarına İslam’ın tavsiye ettiği güzel manalar içeren isimler seçmelidirler. Çocuklara uygun isimler seçmek İslam’da o kadar önemlidir ki bu konu hakkında hadis metinlerinde “İsimler ve künyeler” ve “isim koyma babı” başlığı altında özel bir bölümler açılmıştır. Aslında anne ve baba çocuk dünyaya gelmeden önce ona güzel isim seçmelidir ki sonraları çocukların utanç ve içlerindeki ukdeye yer kalmasın. Bilakis çocukların şahsiyetlerinin tecellisine mazhar olacak uygun ve güzel isimler seçmelidirler. İmam Rıza (((a.s.))) şöyle buyurmuşlardır:
سَمِّهِ بِاَحْسَنِ الْأَسْمَاءِ وَ کَنِّه بِأَحْسَنِ الْکُنَى
“Çocuğunu en güzel isim ve künyeyle adlandır.” [el-Hadis (Ehl-i Beyt mektebinden eğitici rivayetler); Murtaza Ferid-Tahran, İslam Kültürü Yaygınlaştırma Bürosu, 13. Baskı, 1977 “Müstedrekul Vesail, c.2, s.618’den naklen”]
Yine bir başka hadiste İmam Rıza (((a.s.))) çocuklara güzel isim vermenin önemi hakkında şöyle buyurmuşlardır:
لَا یَدْخُلُ الْفَقْرُ بَیْتاً فِیهِ اسْمُ مُحَمَّدٍ أَوْ أَحْمَدَ أَوْ عَلِیٍّ أَوِ الْحَسَنِ أَوِ الْحُسَیْنِ أَوْ جَعْفَرٍ أَوْ طَالِبٍ أَوْ عَبْدِ اللَّهِ أَوْ فَاطِمَةَ مِنَ النِّسَاءِ
“İçinde Muhammed, Ahmed, Ali, Hasan, Hüseyin, Cafer, Talib veya Abdullah kadınların isimlerinden ise Fatıma olan eve fakirlik girmez.” [Biharul Envar, c.101, s.131]
Yine bir diğer hadiste hazret, Muhammed isminin bereket ve önemi hakkında şöyle buyurmuşlardır:
الْبَیْتُ الَّذِی فِیهِ مُحَمَّدٌ یُصْبِحُ أَهْلُهُ بِخَیْرٍ وَ یُمْسُونَ بِخَیْر
“İçinde Muhammed adının olduğu bir evin ehli sabah akşam hayır ve bereketle sabahlayıp akşam ederler.” [Vesailu’ş Şia; Şeyh Hürr Amuli, Tahkik; Alulbeyt Müessesesi, Kum 1414 H.K, c.15, s.127]
Çocukların Ağızlarını Fırat Suyuyla veya Balla Açmak
İmam Rıza’nın (((a.s.))) teveccüh ettiği müstehap sünnetlerden biri de çocuğun ağzını Fırat nehrinin suyuyla veya balla açmaktır. İmam Rıza (((a.s.))) konuyla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
وَ حَنِّکْهُ بِمَاءِ الْفُرَاتِ اِنْ قَدَرْتَ عَلَیْهِ اَوْ بِالْعَسَلِ سَاعَه یُولَدُ
“Eğer gücün ve imkânın yetiyorsa çocuğun dünyaya geldiği saatte ağzını Fırat nehrinin suyuyla veya bal ile aç.” [Masumlarım Rivayetiyle İslam’da Ahlaki ve Eğitici Düzenler; Büyük Aga Hatemi Zencani, Zencan Âlimlerinin Eserlerini Yaşatma ve Yayma Merkezi-Zencan, birinci baskı-1370 “Müstedrekul Vesail, c.2, s.620’den naklen”]
Bu ince ve zarif nükteler bir yandan İslam’da çocuk haklarının ve terbiyesinin ne kadar önemli olduğunu göstermekte diğer yandan da İslam’ın insanoğlunun hayatının her alanına yönelik hatta çocukların ağızlarının açılmasına dair uygun bir programının olduğunu gözler önüne sermektedir.
Eğitim ve Öğretimde Ciddiyet
Gençlik çağı krizlerin, iniş ve çıkışların sıkça yaşandığı hassas bir süreçtir. Gençlerin ruhları gençliklerinin gereği her zaman dalgası ve fırtınası eksik olmayan öfkeli bir deniz gibidir; gelgitleri hızlıdır, ardı arkası kesilmez. Genç insan, hassastır, çabuk etkilenir ve beklentisi çoktur. Kemale eğilim onlarda şiddetlidir ancak genel olarak saadet yolunu bilmezler. Bu yüzden herkesten daha fazla hidayete muhtaçtırlar. Eğer uygun bir kılavuza sahip olmazlarsa dürtülerin azarak kontrolden çıkması sonucu bedbahtlığa sürüklenir ve günaha bulaşırlar. Gençlerin ve gençliğe yeni adım atacak çocuklara mukaddes İslam’ın hayat veren emir ve yasalarını öğretmekten daha ideal ve çözümcü bir yol yoktur. Bu yüzden ilk önce veliler İslam’ın hayat bahşeden öğretileriyle aşina olmalıdırlar. İkinci olarak o talimatları önce kendileri yaşantılarında uygulamalıdırlar. Üçüncü olarak dini öğretileri öğrenmeye karşı çocuklarda aşk ve şevk icat etmelidirler. Yerine ve zamanına göre teşvik ve ikazla bu amaçlara ulaşma yolundaki engelleri ortadan kaldırmalıdırlar.
İmam Rıza (((a.s.))) İslam hükümlerinin ve maarifinin çocuklara öğretilmesinin önemi hakkında şöyle buyurmuşlardır:
لَوْ وَجَدْتُ شَابّاً مِنْ شُبَّانِ الشِّیعَةِ لَا یَتَفَقَّهُ لَضَرَبْتُهُ عِشْرُونَ سَوْطا
“Eğer Şia gençlerinden bir gencin dini hükümleri öğrenmediğini görürsem şüphesiz ki ona 20 kırbaç vururum.” [Biharul Envar, c.75, s.346]
Bu çarpıcı rivayet her Müslüman bireyin dini öğretilerle tanışmasının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Her mükellef, dini hükümleri ya içtihad haddine kadar okuyup elde etmelidir veya en azından taklit etmelidir. Aksi halde Ehl-i Beyt ’in (((a.s.))) eleştirilerine maruz kalırlar.
Kur’an Öğretimi
Çocuğun manevi yönden gelişimini sağlayan ve dini inançlarını güçlendiren yollardan biri de Kur'an’ın huzurunda ve hizmetinde olmaktır; Kur'an öğretileri aile bireyleri arasında yaygınlaştırılmalı ve içeriğine de uyulmalıdır.
İmam Rıza (((a.s.))) şöyle buyurmuştur:
اجْعَلُوا لِبُیُوتِکُمْ نَصِیباً مِنَ الْقُرْآنِ فَإِنَّ الْبَیْتَ إِذَا قُرِئَ فِیهِ الْقُرْآنُ یُسِّرَ عَلَى أَهْلِهِ وَ کَثُرَ خَیْرُهُ وَ کَانَ سُکَّانُهُ فِی زِیَادَة
“Evleriniz için Kur'an’ı Kerim’den nasip alın, şüphesiz ki Kur'an okunan evde evin bireyleri için genişlik hâsıl olur, hayrı çoğalır, ev sakinleri bereket ve (nimet) çokluğu içinde olurlar.” [el-Meheccetul Beyza; Molla Muhsin Feyz Kaşani, Tashih; Ali Ekber Gaffari, İslami Yayınlar, Kum, c.2 s.220]
Çocukların Kötülüklerden Korunmaları İçin Sadaka Vermek
Sadaka “Sıdk” kökünden olup tam doğruluk anlamına gelir ve Şeriat ıstılahında ise sadaka, gurbet (ALLAH ’a yakınlaşmak) amacıyla halkın işlerini düzeltmek, toplumsal ve bireysel sıkıntılarını gidermek için harcanan maldır. Aynı şekilde ihsan ve hizmet amacıyla yapılan her türlü amele “Sadaka” denilmektedir.
Her Müslüman Kur'an ve hadis öğretileri vasıtasıyla muhtaçlara yardım etmeyi yapacağı program arasına koyar ve gücünün yettiği ölçüde yoksulların ihtiyaçlarını gidermek amacıyla malının bir kısmını bu hayır işe ayırır. Çünkü inançlı bir Müslüman “ALLAH yolunda harcadığı her şeyin yerini dolduracağını ve ALLAH ’ın rızık verenlerin en hayırlısı olduğunu” idrak etmiştir.
[De ki: Şüphe yok ki Rabbim, kullarından dilediğinin rızkını bollaştırır, dilediğininse daraltır ve hayır için herhangi bir şey harcarsanız derhal onun karşılığını verir ve odur rızık verenlerin en hayırlısı. Sebe-39]
Bazı rivayetlerden masum önderlerin (((a.s.))) bazen sadakayı muhtaç kimseye vermeden önce tazim ve hürmet amacıyla ellerini öptükleri daha sonra o sadakayı fakire verdikleri istifade olmaktadır. Veya bazen ilk önce sadakayı yoksula verirlerdi, sonra onu tekrar alıp öpüp kokladıktan sonra tekrar iade ederlerdi.. Çünkü onlar uzanan elin ALLAH ’a ait olduğunu biliyorlardı. [Tefsiri Numune; Ayetullah Mekarim Şirazi, Darul Kutubil İslamiyye, 15. Baskı, 1372 H.Ş, c.8, s.123] Nitekim rivayette “sadaka fakirden önce ALLAH ’ın eline ulaşır” diye buyrulmuştur.
İmam Rıza (((a.s.))) çocukların kötülüklerden korunmaları için verilen sadakanın önemini bir kıssa naklederek beyan ediyor:
İsrailoğulları birkaç yık şiddetli bir kuraklıkla karşı karşıya geldiler. Bir kadının bir lokmalık ekmeği vardı, yemek için ağzına götürdüğü anda dilenci biri ey ALLAH ’ın cariyesi “açım” diye seslendi. Kadın kendi kendine “böyle (hassas) bir zamanda sadaka vereceğim” dedi. Sonra lokmayı ağzından çıkararak fakire verdi. Bu kadının yanında çölde odun toplayan küçük bir çocuğu vardı. O sırada bir kurt gelerek onu götürdü. O esnada çocuğun annesi evladının sesini işitti ve kurdun peşinden koşmaya başladı. Sonra ALLAH -u Teâlâ Cebrail’i (((a.s.))) göndererek çocuğu kurdun ağzından çıkardı ve annesine kavuşturdu. Cebrail (((a.s.))) kadına: “ey ALLAH ’ın kenizi, acaba o lokmanın karşılığında şu lokmaya razı oldun mu?” buyurdu. [Sevabul A’mal ve İkabuha; Şeyh Saduk, Neşr-i Ahlak-Kum, 5. Baskı, 1380 H.Ş, s.167 ve Mesnedul İmam-er-Rıza (((a.s.))) c.2, s.468]
Çocukların Liyakatine Göre Onlara Şefkat Göstermek
Eğitim ve öğretim hakkında gelen rivayetleri incelediğimizde çocuklara muhabbet beslemenin onların sahip oldukları özel liyakatlere göre olduğunu görürüz. Elbette bu muhabbet ve sevgi çocuklar arasında kin ve kıskançlıklara sebep olmamalıdır.
Sad b. Sad Eş’ari der ki İmam Rıza’ya (((a.s.))) evlatlarından bazılarını diğerlerinden daha çok seven ve bazılarını bazılarına tercih eden babanın hakkında sordum. Hazret şöyle buyurdular: “Evet, İmam Sadık da (((a.s.))) böyle yapardı. Muhammed’e daha çok sevgi gösterirdi ve aynı şekilde İmam Musa b. Cafer’de (a.d) Ahmed’e daha çok muhabbet ve ilgi gösterirdi.” Yerimden kalktığımda imama (((a.s.))) şöyle sordum: “Size feda olayım, ya kızını erkek evladından daha çok seven bir adam?” hazret şöyle buyurdular: “kız ve erkek bu konuda eşittirler. ALLAH ’ın onlardan her birine belirlediği bir şan ve makam vardır.” [Mesnedul İmam er-Rıza (((a.s.))) c.2, s.277]
Bu rivayet gösteriyor ki çocukları sevmenin esas ve temelinde bile çocukların sahip oldukları liyakat yatmaktadır. Hâlbuki çocukların cinsiyetlerinin farklı oluşu sevgi ve alakada ayrımcılığa sebep teşkil etmez.
İmam Rıza’dan (((a.s.))) rivayet edilmiştir ki vaktiyle İmam Musa b. Cafer (((a.s.))) babası İmam Cafer Sadık’ın (((a.s.))) huzurunda bulunuyordu. Orada bir cümle sarf etti ki bu söz babasının kalbini mesrur etti. İmam Cafer Sadık (((a.s.))) oğlunu teşvik etmek için ona hitaben şöyle buyurdular: “Yavrucuğum, ALLAH ’a hamd olsun ki seni babalarının halefi, evlatların sevinç kaynağı ve dostların mükâfatı kıldı.” [Uyunu Ahbari’r Riza (((a.s.))) c.2, s.127 ve Biharul Envar, c.48, s.24]
Yani evladım, sen kendinden gösterdiğin şu liyakatle hem babanın en iyi vasisisin, hem babanın en iyi evladı ve gözünün aydınlığısın ve hem de onun arkadaşlarının yerine baban için en iyi bir yardımcı ve dostsun.
ALLAH Resulü (s.a.a) şöyle buyurdular: “Evlatların babaları üzerindeki haklarından bazıları şunlardan ibarettir; çocuğa güzel isim seçmek, güzel edep öğretmek, uygun meslek, Kur'an’ı Kerim öğretmek, okuma yazma öğretmek ve ergenlik çağında evlendirmek.
[Usul-u Kâfi c.6, s.48]
İmam Zeynelabidin (((a.s.))) şöyle buyurmuşlardır: “Evladını kendinden bilmelisin, onun hayır ve şerrinin sana nispet verildiğini bilmelisin. Ve bilmelisin ki onun eğitiminden sorumlusun, çocuğun bu terbiyesinden sorumlu tutulacaksın. ALLAH ’ı tanımayı ona öğretmelisin. Hayır işlerde ve doğru yolu seçmede ona yardım etmelisin ve ona karşı bu tutum içinde olmalısın. Bil ki evladına ihsanından dolayı mükâfatlandırılacaksın ve eğer ona kötülük edersen cezalandırılacaksın. [Biharul Envar, c.74, s.6]
Çocukların ebeveynler üzerindeki haklarından bazıları şunlardır:
1-Güzel isim seçmek
2-Güzel bir şekilde eğitmek
3-Uygun bir mekân ve meslek temin etmek
4-Kur'an öğretmek
5-Eğitim ve öğretim
6-Yüzücülük ve okçuluk öğretmek
7-Ergenlik çağında evlendirmek
8-Sapkın grupların ve şahısların olumsuz etkilerinden güvende olması için onu İslam’la tanıştırmak ve Ehl-i Beyt ’in (((a.s.))) ilimlerini ona öğretmek
9-Yedi veya On yaşında namaz öğretmek ve yedi yaşından itibaren kız ve erkek çocukların yataklarını ayırmak
10-Yedi yaşından itibaren mahrem olmayan dokunuş ve temaslardan sakındırmak [Usul-u Kâfi, c.6, s.48]
Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
اَدِّبُوا أولَادَكُمْ عَلَي ثَلَاثِ خِصَالٍ : حُبِّ نَبِيِّكُمْ وحُبِّ أَهْلِ بَيْتِهِ وَقِرَائَةِ القُرْآنِ فَإنَّ حَمَلَةَ القُرْآنِ فِي ظِلِّ اللهِ يَوْمَ لاَ ظِلَّ إلاَّ ظِلُّهُ مَعَ أنْبِيَائِهِ و اَصْفِيَائِهِ
Çocuklarınızı üç haslet üzere terbiye ediniz;
1- Peygamberinizin sevgisi
2- Ehlibeytinin sevgisi
3- Kur'an okuma sevgisi. Çünkü Kur'an hafızları hiç bir gölgenin olmayıp sadece ALLAH ’ın (C.C) arşının gölgesinin olduğu o günde nebiler ve seçkin kimselerle beraber o gölgede birliktedirler."
Bir diğer hadiste ALLAH Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “
حقّ الولد علی والده ان یعلمه الکتابة و السّباحة و الرّمایة و ان لایرزقه الا طیباً
Çocuğun baba üzerindeki hakkı şudur; ona okuma yazmayı, yüzücülük ve okçuluğu öğretmeli, ona sadece temiz ve helal rızık yedirmelidir.
Belirtilen bu hakların bazılarında babanın direk olarak işe atılması ve onları yerine getirmesi gerekmez. Sözgelimi evladını okula gönderip okuma yazma öğrenmesini sağlaması veya İslami kurallara uygun havuzlara göndererek yüzücülük öğrenmesini ve aynı şekilde okçuluk okuluna gönderip eğitilmesini sağlaması halinde evladının üzerinde olan hakkını eda etmiş sayılır. Temiz ve helal yiyecek temin etme konusunda babanın sorumluluğu son derece ağır ve hassastır. Bu hususta her baba ve aile reisi elinden geleni en mükemmel şekilde kusursuz yerine getirmeye gayret etmelidir. Aksi halde evladının dünya ve ahiret bedbahtlık zeminini kendi eliyle hazırlamış olabilir. Çünkü Ehl-i Beyt İmamlarından (((a.s.))) nakledilen nurani bir hadiste şöyle gelmiştir: “Helal rızık kazanmak için mücadele etmek savaş meydanında kılıçla çarpışmaktan daha çetindir. [Mizanul Hikme, Baskı; Sazmanı Tebliğati İslami, Safer, 1415, Hadis No:4293, c.2, s.509]
Aynı şekilde ALLAH Resulü (s.a.a) ailelerinin geçimini helal yoldan temin etmek için çabalayan kimseleri “ALLAH yolunda cihad eden mücahidler” olarak nitelendirmiştir.
الكاد علي عياله كالمجاهد في سبيل الله
[Biharul Envar, c.103, s.13, hadis:59, Basım yılı: 1389 H.K]
Bir hadiste İmam Bakır (((a.s.))) şöyle buyurmaktadır:
ان الذنوب كلها شديدة و اشدها ما نكبت عليها اللحم و الدم
“Şüphesiz ki günahların hepsi (kötülük bakımından) şiddetlidirler ve onların en şiddetlisi ise üzerinde et ve deri bitmesine (sebep olan) günahlardır.”
[Usul-u Kâfi, c.5, s.120, Baskı: Usve Yayınevi, 1379 H.Ş]
Haram lokmanın insanın ruhunda inanılmaz olumsuz ve yıkıcı etkisi vardır. İslami kaynaklara ve hadislere müracaat ettiğimizde konuyla ilgili sayısız rivayetlerin beyan edildiğini görürüz.
Aşura günü İmam Hüseyin (((a.s.))) düşman ordusuna hitaben şöyle buyuruyor: “Karınlarınız haram lokmalarla dolmuştur. İşte bu yüzden hak sözleri işitmiyorsunuz.”
Rabbani âlim Molla Ahmed Neragi “Miracus Saadet” adlı eserinde şöyle yazıyor: “Haram lokmadan beslenmiş bir kalp nere, kuds âleminin nurlarının kabiliyeti nere! Haram maldan vücuda gelmiş bir nutfenin Rab ile ülfetin ve dostluğun yüce mertebesiyle ne işi olabilir ki? Haram lokmanın karanlığa çevirdiği bir kalbe hiç nur âleminin ışınları yansır mı? Şüpheli lokmanın çirkefleştirdiği ve lekelediği bir nefs için batini sefa ve temizlik ne zaman hâsıl olur? [Miracus Saadet, Hüseyni Yayıncılık s.313, baskı:75]
Büyük ahlak üstadı Ayetullah Mezahiri şöyle diyor: “Helal yiyeceğin o anda (spermin rahme yerleştiği anda)ondan doğacak çocuk üzerinde korkunç bir etkisi vardır. Aynı şekilde haram lokmanın da evlatların bedbaht olmalarında bir o kadar olumsuz etkisi vardır… Haram yiyecek, haram mal her ateşten daha kötüdür. Eğer bir çocuğun nutfesi haram lokmadan bağlanmışsa o çocuğun saadete erişmesi son derece zordur. [İslam’da Çocuk Terbiyesi, Yayıncı: Ümmü Ebiha 1378. S.43-50]
Aslında her okulun yanında bir spor kulübünün ve bir mescidin olması ne kadar güzel olurdu. Böylece öğrenciler, hem sağlıklı bir yaşam için sporlarını yapar diğer yandan da ibadetlerini yerine getirir ve dini hükümlerini o mescitte öğrenirlerdi. Spor kulüpleri ve mescitler çocukların gelişim sürecinde onları hem fiziksel ve hem de manevi bakımdan en uygun seviyeye getirir ve onların eğitim ve terbiyesine büyük ölçüde yardımcı olur. Dikkat edilirse hadiste dikkat çekilen önemli konulardan biri belki de en önemlisi helal rızık konusudur. Nitekim İmam Cafer Sadık’tan (((a.s.))) nakledilen bir hadis bir bakıma Resulullah’ın (s.a.a) bu hadisini tefsir etmektedir. O hazret şöyle buyurmuştur: “Haram lokmanın insan üzerindeki etkisi bıçağın ete tesirinden daha çabuktur.”
Ebeveynlerin evlatları konusunda gereken sorumluklarını yapmaları temennisiyle.
Unutmayalım ki Hz. Mehdi’ye (a.f) layık erler yetiştirmenin en ideal yolu büyük ölçüde yukarıdaki mezkûr hususlara bağlıdır.
Çocuk sahibi olmak her ailenin ideal istek ve arzularından biridir. Her aile dünyaya yeni gelen bir çocukla sevince boğulur. Çünkü dünyaya yeni gelen bir çocuk aile atmosferine tarifsiz bir mutluluk katar. Çocuksuz ailelerin yaşantılarının normal ve mutlu bir şekilde devam ettiği çok nadir olarak göze çarpmaktadır. Her baba kendisinden sonra neslini devam ettirecek bir evlat geriye bırakmayı arzu eder. Bu yüzden İmam Rıza (((a.s.))) şöyle buyurmaktadır:
إِنَّ اللَّهَ تَعَالَی إِذَا أَرَادَ بِعَبْدٍ خَیْراً، لَمْ یُمِتْهُ حَتَّى یُرِیَهُ الْخَلَفَ
“ALLAH -u Teâlâ hayrını dilediği kuluna onu öldürmeden önce geriye bırakacağı halefi (çocuğu) gösterir. [Biharul Envar; Allame Meclisi, Daru İhyait Turas-Beyrut-1403 H.K, c.101, s.91 ve Mekarimul Ahlak; Raziyuddin Tabrisi, tercüme; Seyyid İbrahim Mir Bakıri, Ferahani Yayınevi-Tahran, birinci baskı, c.1, s.419]
Ebeveynlerin ve evlatların birbirleri üzerinde hakları ve sorumlulukları vardır ki bu hakları ve sorumluluklara dikkat edip yerine getirmelidirler.
Çocuğun Kulağına Ezan ve İkame Okunması
İslam’da değerli ve önemli sünnetlerden biri dünyaya ayak basan çocuğun sağ kulağına ezan, sol kulağına ise ikame okunmasıdır. Bu hususta İmam Rıza (((a.s.))) şöyle buyurmaktadır:
إِذَا وُلِدَ مَوْلُودٌ فَأَذِّنْ فِی أُذُنِهِ الْأَیْمَنِ وَ أَقِمْ فِی أُذُنِهِ الْأَیْسَر
“Dünyaya gelen bir çocuğun sağ kulağına ezan sol kulağına ise ikame oku.” [Biharul Envar, c.101, s.116]
İslami rivayetlerde bu amelin hikmet ve felsefesi şöyle ifade edilmiştir: çocuğun kulağına ezan ve kamet okumak şeytanın vesveseleri, tuzakları ve telkinleri karşısında çocuk için bir sığınak konumundadır.” [Biharul Envar, c.81, s.162]
Sünnet, Akika ve Saçı Tıraş Etmek
Yüce İslam dini, dünyaya yeni gelen çocuklar için sünnet, akika, saçları traş etmek gibi amelleri tavsiye etmiş, ayrıca onların sağlıkları, dinlenmeleri ve uykuları hakkında da önemli bilgiler sunmuştur. Konuyla ilgili olarak İmam Rıza’dan (((a.s.))) şöyle rivayet edilir ki hazret sünnet hakkında şöyle buyurmuştur:
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ اخْتِنُوا أَوْلَادَکُمْ یَوْمَ السَّابِعِ فَإِنَّهُ أَطْهَرُ وَ أَسْرَعُ لِنَبَاتِ اللَّحْمِ
“ALLAH Resulü (s.a.a) buyurmuştur: evladınızı yedinci gününde sünnet ettirin. Çünkü bu amel onlar için daha temiz ve etlerinin daha çabuk bitmesini sağlar.” [Uyunu Ahbari’r-Riza; Şeyh Saduk, A’lemi müessesesi-Beyrut, Birinci baskı-1404-c.2, s.28]
Aynı şekilde hazret çocukların saçlarının tıraş edilmesi ve onlara akika (kurban kesmek) edilmesi hakkında Me’mun’a yazdığı mektupta şöyle buyurmuştur:
الْعَقِیقَةُ عَنِ الْمَوْلُودِ الذَّکَرِ وَ الْأُنْثَى وَاجِبَةٌ وَ کَذَلِکَ تَسْمِیَتُهُ وَ حَلْقُ رَأْسِهِ یَوْمَ السَّابِعِ وَ یُتَصَدَّقُ بِوَزْنِ شَعْرِهِ ذَهَباً أَوْ فِضَّةً
“Dünyaya yeni gelen erkek ve kız çocuğu için akika etmek (kurban kesmek) gereklidir. Aynı şekilde ona isim koyman vaciptir ve doğumunun yedinci gününde saçını tıraş etmen ve saçının ağırlığınca altın veya gümüş sadaka vermen şarttır.”
Burada belirtmeliyiz ki fıkıh kitaplarında saygın taklit mercileri hadislerde gelen bu amelleri ve vacip olarak belirtilen hükümleri farz olarak değerlendirmemişlerdir. Amellerin önemine binaen hadislerde vacip şekilde beyanlar yer almıştır. Bir kimse mezkûr amelleri çocuk için yapmazsa günah işlemiş sayılmaz ancak çocuğunun gelişimi ve terbiyesi hususunda önemli şeyleri kaçırmış olur.
İmam Rıza (((a.s.))) çocuğun sağlığı hakkında şöyle buyurmuştur:
قَالَ النَّبِیُّ اغْسِلُوا صِبْیَانَکُمْ مِنَ الْغَمَرِ فَإِنَّ الشَّیْطَانَ یَشَمُّ الْغَمَرَ، فَیَفْزَعُ الصَّبِیَّ فِی رُقَادِهِ وَ یُتَأَذَّى بِهِ الْکَاتِبَانِ
“ALLAH Resulü (s.a.a) buyurdular: Çocuklarınızdan yağı yıkayıp, temizleyin. Çünkü şeytan yağın kokusunu koklar ve çocuğu uykusunda korkutur, böylece çocuğu korumakla görevlendirilmiş melekler bundan rahatsız olurlar.” [Uyunu Ahbari’ Riza (((a.s.))) c.2, s.69]
Çocuğun Anne Sütünden Beslenmesi
Çocuklar için değişik yiyecekleri sindirme yetenekleri gelişinceye dek en ideal ve uygun yiyecek anne sütüdür. Özellikle günümüzde bu mevzua daha az teveccüh edilse de din önderleri özellikle de ALLAH Resulü (s.a.a) anne sütünün çocuğun gelişimi ve terbiyesinde ne kadar büyük rol ifa ettiğini beyan etmişlerdir. İmam Rıza (((a.s.))) konuyla ilgili olarak ALLAH Resulü’nden (s.a.a) naklen şöyle buyurmuşlardır:
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ لَیْسَ لِلصَّبِیِّ لَبَنٌ خَیْرٌ مِنْ لَبَنِ أُمِّهِ
“Çocuk için anne sütünden daha hayırlı bir süt yoktur.” [Musnedul İmam er-Rıza (((a.s.))); Şeyh Azizullah Attarudi-Dünya İmam Rıza (((a.s.))) Kongresi-Meşhed,1406- Birinci Baskı, c.2, s.278]
Çocuklar İçin Güzel isimler Seçmek
Çocukların anne baba üzerindeki haklarından biri de isim seçimidir. Ebeveynler evlatlarına İslam’ın tavsiye ettiği güzel manalar içeren isimler seçmelidirler. Çocuklara uygun isimler seçmek İslam’da o kadar önemlidir ki bu konu hakkında hadis metinlerinde “İsimler ve künyeler” ve “isim koyma babı” başlığı altında özel bir bölümler açılmıştır. Aslında anne ve baba çocuk dünyaya gelmeden önce ona güzel isim seçmelidir ki sonraları çocukların utanç ve içlerindeki ukdeye yer kalmasın. Bilakis çocukların şahsiyetlerinin tecellisine mazhar olacak uygun ve güzel isimler seçmelidirler. İmam Rıza (((a.s.))) şöyle buyurmuşlardır:
سَمِّهِ بِاَحْسَنِ الْأَسْمَاءِ وَ کَنِّه بِأَحْسَنِ الْکُنَى
“Çocuğunu en güzel isim ve künyeyle adlandır.” [el-Hadis (Ehl-i Beyt mektebinden eğitici rivayetler); Murtaza Ferid-Tahran, İslam Kültürü Yaygınlaştırma Bürosu, 13. Baskı, 1977 “Müstedrekul Vesail, c.2, s.618’den naklen”]
Yine bir başka hadiste İmam Rıza (((a.s.))) çocuklara güzel isim vermenin önemi hakkında şöyle buyurmuşlardır:
لَا یَدْخُلُ الْفَقْرُ بَیْتاً فِیهِ اسْمُ مُحَمَّدٍ أَوْ أَحْمَدَ أَوْ عَلِیٍّ أَوِ الْحَسَنِ أَوِ الْحُسَیْنِ أَوْ جَعْفَرٍ أَوْ طَالِبٍ أَوْ عَبْدِ اللَّهِ أَوْ فَاطِمَةَ مِنَ النِّسَاءِ
“İçinde Muhammed, Ahmed, Ali, Hasan, Hüseyin, Cafer, Talib veya Abdullah kadınların isimlerinden ise Fatıma olan eve fakirlik girmez.” [Biharul Envar, c.101, s.131]
Yine bir diğer hadiste hazret, Muhammed isminin bereket ve önemi hakkında şöyle buyurmuşlardır:
الْبَیْتُ الَّذِی فِیهِ مُحَمَّدٌ یُصْبِحُ أَهْلُهُ بِخَیْرٍ وَ یُمْسُونَ بِخَیْر
“İçinde Muhammed adının olduğu bir evin ehli sabah akşam hayır ve bereketle sabahlayıp akşam ederler.” [Vesailu’ş Şia; Şeyh Hürr Amuli, Tahkik; Alulbeyt Müessesesi, Kum 1414 H.K, c.15, s.127]
Çocukların Ağızlarını Fırat Suyuyla veya Balla Açmak
İmam Rıza’nın (((a.s.))) teveccüh ettiği müstehap sünnetlerden biri de çocuğun ağzını Fırat nehrinin suyuyla veya balla açmaktır. İmam Rıza (((a.s.))) konuyla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
وَ حَنِّکْهُ بِمَاءِ الْفُرَاتِ اِنْ قَدَرْتَ عَلَیْهِ اَوْ بِالْعَسَلِ سَاعَه یُولَدُ
“Eğer gücün ve imkânın yetiyorsa çocuğun dünyaya geldiği saatte ağzını Fırat nehrinin suyuyla veya bal ile aç.” [Masumlarım Rivayetiyle İslam’da Ahlaki ve Eğitici Düzenler; Büyük Aga Hatemi Zencani, Zencan Âlimlerinin Eserlerini Yaşatma ve Yayma Merkezi-Zencan, birinci baskı-1370 “Müstedrekul Vesail, c.2, s.620’den naklen”]
Bu ince ve zarif nükteler bir yandan İslam’da çocuk haklarının ve terbiyesinin ne kadar önemli olduğunu göstermekte diğer yandan da İslam’ın insanoğlunun hayatının her alanına yönelik hatta çocukların ağızlarının açılmasına dair uygun bir programının olduğunu gözler önüne sermektedir.
Eğitim ve Öğretimde Ciddiyet
Gençlik çağı krizlerin, iniş ve çıkışların sıkça yaşandığı hassas bir süreçtir. Gençlerin ruhları gençliklerinin gereği her zaman dalgası ve fırtınası eksik olmayan öfkeli bir deniz gibidir; gelgitleri hızlıdır, ardı arkası kesilmez. Genç insan, hassastır, çabuk etkilenir ve beklentisi çoktur. Kemale eğilim onlarda şiddetlidir ancak genel olarak saadet yolunu bilmezler. Bu yüzden herkesten daha fazla hidayete muhtaçtırlar. Eğer uygun bir kılavuza sahip olmazlarsa dürtülerin azarak kontrolden çıkması sonucu bedbahtlığa sürüklenir ve günaha bulaşırlar. Gençlerin ve gençliğe yeni adım atacak çocuklara mukaddes İslam’ın hayat veren emir ve yasalarını öğretmekten daha ideal ve çözümcü bir yol yoktur. Bu yüzden ilk önce veliler İslam’ın hayat bahşeden öğretileriyle aşina olmalıdırlar. İkinci olarak o talimatları önce kendileri yaşantılarında uygulamalıdırlar. Üçüncü olarak dini öğretileri öğrenmeye karşı çocuklarda aşk ve şevk icat etmelidirler. Yerine ve zamanına göre teşvik ve ikazla bu amaçlara ulaşma yolundaki engelleri ortadan kaldırmalıdırlar.
İmam Rıza (((a.s.))) İslam hükümlerinin ve maarifinin çocuklara öğretilmesinin önemi hakkında şöyle buyurmuşlardır:
لَوْ وَجَدْتُ شَابّاً مِنْ شُبَّانِ الشِّیعَةِ لَا یَتَفَقَّهُ لَضَرَبْتُهُ عِشْرُونَ سَوْطا
“Eğer Şia gençlerinden bir gencin dini hükümleri öğrenmediğini görürsem şüphesiz ki ona 20 kırbaç vururum.” [Biharul Envar, c.75, s.346]
Bu çarpıcı rivayet her Müslüman bireyin dini öğretilerle tanışmasının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Her mükellef, dini hükümleri ya içtihad haddine kadar okuyup elde etmelidir veya en azından taklit etmelidir. Aksi halde Ehl-i Beyt ’in (((a.s.))) eleştirilerine maruz kalırlar.
Kur’an Öğretimi
Çocuğun manevi yönden gelişimini sağlayan ve dini inançlarını güçlendiren yollardan biri de Kur'an’ın huzurunda ve hizmetinde olmaktır; Kur'an öğretileri aile bireyleri arasında yaygınlaştırılmalı ve içeriğine de uyulmalıdır.
İmam Rıza (((a.s.))) şöyle buyurmuştur:
اجْعَلُوا لِبُیُوتِکُمْ نَصِیباً مِنَ الْقُرْآنِ فَإِنَّ الْبَیْتَ إِذَا قُرِئَ فِیهِ الْقُرْآنُ یُسِّرَ عَلَى أَهْلِهِ وَ کَثُرَ خَیْرُهُ وَ کَانَ سُکَّانُهُ فِی زِیَادَة
“Evleriniz için Kur'an’ı Kerim’den nasip alın, şüphesiz ki Kur'an okunan evde evin bireyleri için genişlik hâsıl olur, hayrı çoğalır, ev sakinleri bereket ve (nimet) çokluğu içinde olurlar.” [el-Meheccetul Beyza; Molla Muhsin Feyz Kaşani, Tashih; Ali Ekber Gaffari, İslami Yayınlar, Kum, c.2 s.220]
Çocukların Kötülüklerden Korunmaları İçin Sadaka Vermek
Sadaka “Sıdk” kökünden olup tam doğruluk anlamına gelir ve Şeriat ıstılahında ise sadaka, gurbet (ALLAH ’a yakınlaşmak) amacıyla halkın işlerini düzeltmek, toplumsal ve bireysel sıkıntılarını gidermek için harcanan maldır. Aynı şekilde ihsan ve hizmet amacıyla yapılan her türlü amele “Sadaka” denilmektedir.
Her Müslüman Kur'an ve hadis öğretileri vasıtasıyla muhtaçlara yardım etmeyi yapacağı program arasına koyar ve gücünün yettiği ölçüde yoksulların ihtiyaçlarını gidermek amacıyla malının bir kısmını bu hayır işe ayırır. Çünkü inançlı bir Müslüman “ALLAH yolunda harcadığı her şeyin yerini dolduracağını ve ALLAH ’ın rızık verenlerin en hayırlısı olduğunu” idrak etmiştir.
[De ki: Şüphe yok ki Rabbim, kullarından dilediğinin rızkını bollaştırır, dilediğininse daraltır ve hayır için herhangi bir şey harcarsanız derhal onun karşılığını verir ve odur rızık verenlerin en hayırlısı. Sebe-39]
Bazı rivayetlerden masum önderlerin (((a.s.))) bazen sadakayı muhtaç kimseye vermeden önce tazim ve hürmet amacıyla ellerini öptükleri daha sonra o sadakayı fakire verdikleri istifade olmaktadır. Veya bazen ilk önce sadakayı yoksula verirlerdi, sonra onu tekrar alıp öpüp kokladıktan sonra tekrar iade ederlerdi.. Çünkü onlar uzanan elin ALLAH ’a ait olduğunu biliyorlardı. [Tefsiri Numune; Ayetullah Mekarim Şirazi, Darul Kutubil İslamiyye, 15. Baskı, 1372 H.Ş, c.8, s.123] Nitekim rivayette “sadaka fakirden önce ALLAH ’ın eline ulaşır” diye buyrulmuştur.
İmam Rıza (((a.s.))) çocukların kötülüklerden korunmaları için verilen sadakanın önemini bir kıssa naklederek beyan ediyor:
İsrailoğulları birkaç yık şiddetli bir kuraklıkla karşı karşıya geldiler. Bir kadının bir lokmalık ekmeği vardı, yemek için ağzına götürdüğü anda dilenci biri ey ALLAH ’ın cariyesi “açım” diye seslendi. Kadın kendi kendine “böyle (hassas) bir zamanda sadaka vereceğim” dedi. Sonra lokmayı ağzından çıkararak fakire verdi. Bu kadının yanında çölde odun toplayan küçük bir çocuğu vardı. O sırada bir kurt gelerek onu götürdü. O esnada çocuğun annesi evladının sesini işitti ve kurdun peşinden koşmaya başladı. Sonra ALLAH -u Teâlâ Cebrail’i (((a.s.))) göndererek çocuğu kurdun ağzından çıkardı ve annesine kavuşturdu. Cebrail (((a.s.))) kadına: “ey ALLAH ’ın kenizi, acaba o lokmanın karşılığında şu lokmaya razı oldun mu?” buyurdu. [Sevabul A’mal ve İkabuha; Şeyh Saduk, Neşr-i Ahlak-Kum, 5. Baskı, 1380 H.Ş, s.167 ve Mesnedul İmam-er-Rıza (((a.s.))) c.2, s.468]
Çocukların Liyakatine Göre Onlara Şefkat Göstermek
Eğitim ve öğretim hakkında gelen rivayetleri incelediğimizde çocuklara muhabbet beslemenin onların sahip oldukları özel liyakatlere göre olduğunu görürüz. Elbette bu muhabbet ve sevgi çocuklar arasında kin ve kıskançlıklara sebep olmamalıdır.
Sad b. Sad Eş’ari der ki İmam Rıza’ya (((a.s.))) evlatlarından bazılarını diğerlerinden daha çok seven ve bazılarını bazılarına tercih eden babanın hakkında sordum. Hazret şöyle buyurdular: “Evet, İmam Sadık da (((a.s.))) böyle yapardı. Muhammed’e daha çok sevgi gösterirdi ve aynı şekilde İmam Musa b. Cafer’de (a.d) Ahmed’e daha çok muhabbet ve ilgi gösterirdi.” Yerimden kalktığımda imama (((a.s.))) şöyle sordum: “Size feda olayım, ya kızını erkek evladından daha çok seven bir adam?” hazret şöyle buyurdular: “kız ve erkek bu konuda eşittirler. ALLAH ’ın onlardan her birine belirlediği bir şan ve makam vardır.” [Mesnedul İmam er-Rıza (((a.s.))) c.2, s.277]
Bu rivayet gösteriyor ki çocukları sevmenin esas ve temelinde bile çocukların sahip oldukları liyakat yatmaktadır. Hâlbuki çocukların cinsiyetlerinin farklı oluşu sevgi ve alakada ayrımcılığa sebep teşkil etmez.
İmam Rıza’dan (((a.s.))) rivayet edilmiştir ki vaktiyle İmam Musa b. Cafer (((a.s.))) babası İmam Cafer Sadık’ın (((a.s.))) huzurunda bulunuyordu. Orada bir cümle sarf etti ki bu söz babasının kalbini mesrur etti. İmam Cafer Sadık (((a.s.))) oğlunu teşvik etmek için ona hitaben şöyle buyurdular: “Yavrucuğum, ALLAH ’a hamd olsun ki seni babalarının halefi, evlatların sevinç kaynağı ve dostların mükâfatı kıldı.” [Uyunu Ahbari’r Riza (((a.s.))) c.2, s.127 ve Biharul Envar, c.48, s.24]
Yani evladım, sen kendinden gösterdiğin şu liyakatle hem babanın en iyi vasisisin, hem babanın en iyi evladı ve gözünün aydınlığısın ve hem de onun arkadaşlarının yerine baban için en iyi bir yardımcı ve dostsun.
ALLAH Resulü (s.a.a) şöyle buyurdular: “Evlatların babaları üzerindeki haklarından bazıları şunlardan ibarettir; çocuğa güzel isim seçmek, güzel edep öğretmek, uygun meslek, Kur'an’ı Kerim öğretmek, okuma yazma öğretmek ve ergenlik çağında evlendirmek.
[Usul-u Kâfi c.6, s.48]
İmam Zeynelabidin (((a.s.))) şöyle buyurmuşlardır: “Evladını kendinden bilmelisin, onun hayır ve şerrinin sana nispet verildiğini bilmelisin. Ve bilmelisin ki onun eğitiminden sorumlusun, çocuğun bu terbiyesinden sorumlu tutulacaksın. ALLAH ’ı tanımayı ona öğretmelisin. Hayır işlerde ve doğru yolu seçmede ona yardım etmelisin ve ona karşı bu tutum içinde olmalısın. Bil ki evladına ihsanından dolayı mükâfatlandırılacaksın ve eğer ona kötülük edersen cezalandırılacaksın. [Biharul Envar, c.74, s.6]
Çocukların ebeveynler üzerindeki haklarından bazıları şunlardır:
1-Güzel isim seçmek
2-Güzel bir şekilde eğitmek
3-Uygun bir mekân ve meslek temin etmek
4-Kur'an öğretmek
5-Eğitim ve öğretim
6-Yüzücülük ve okçuluk öğretmek
7-Ergenlik çağında evlendirmek
8-Sapkın grupların ve şahısların olumsuz etkilerinden güvende olması için onu İslam’la tanıştırmak ve Ehl-i Beyt ’in (((a.s.))) ilimlerini ona öğretmek
9-Yedi veya On yaşında namaz öğretmek ve yedi yaşından itibaren kız ve erkek çocukların yataklarını ayırmak
10-Yedi yaşından itibaren mahrem olmayan dokunuş ve temaslardan sakındırmak [Usul-u Kâfi, c.6, s.48]
Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
اَدِّبُوا أولَادَكُمْ عَلَي ثَلَاثِ خِصَالٍ : حُبِّ نَبِيِّكُمْ وحُبِّ أَهْلِ بَيْتِهِ وَقِرَائَةِ القُرْآنِ فَإنَّ حَمَلَةَ القُرْآنِ فِي ظِلِّ اللهِ يَوْمَ لاَ ظِلَّ إلاَّ ظِلُّهُ مَعَ أنْبِيَائِهِ و اَصْفِيَائِهِ
Çocuklarınızı üç haslet üzere terbiye ediniz;
1- Peygamberinizin sevgisi
2- Ehlibeytinin sevgisi
3- Kur'an okuma sevgisi. Çünkü Kur'an hafızları hiç bir gölgenin olmayıp sadece ALLAH ’ın (C.C) arşının gölgesinin olduğu o günde nebiler ve seçkin kimselerle beraber o gölgede birliktedirler."
Bir diğer hadiste ALLAH Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “
حقّ الولد علی والده ان یعلمه الکتابة و السّباحة و الرّمایة و ان لایرزقه الا طیباً
Çocuğun baba üzerindeki hakkı şudur; ona okuma yazmayı, yüzücülük ve okçuluğu öğretmeli, ona sadece temiz ve helal rızık yedirmelidir.
Belirtilen bu hakların bazılarında babanın direk olarak işe atılması ve onları yerine getirmesi gerekmez. Sözgelimi evladını okula gönderip okuma yazma öğrenmesini sağlaması veya İslami kurallara uygun havuzlara göndererek yüzücülük öğrenmesini ve aynı şekilde okçuluk okuluna gönderip eğitilmesini sağlaması halinde evladının üzerinde olan hakkını eda etmiş sayılır. Temiz ve helal yiyecek temin etme konusunda babanın sorumluluğu son derece ağır ve hassastır. Bu hususta her baba ve aile reisi elinden geleni en mükemmel şekilde kusursuz yerine getirmeye gayret etmelidir. Aksi halde evladının dünya ve ahiret bedbahtlık zeminini kendi eliyle hazırlamış olabilir. Çünkü Ehl-i Beyt İmamlarından (((a.s.))) nakledilen nurani bir hadiste şöyle gelmiştir: “Helal rızık kazanmak için mücadele etmek savaş meydanında kılıçla çarpışmaktan daha çetindir. [Mizanul Hikme, Baskı; Sazmanı Tebliğati İslami, Safer, 1415, Hadis No:4293, c.2, s.509]
Aynı şekilde ALLAH Resulü (s.a.a) ailelerinin geçimini helal yoldan temin etmek için çabalayan kimseleri “ALLAH yolunda cihad eden mücahidler” olarak nitelendirmiştir.
الكاد علي عياله كالمجاهد في سبيل الله
[Biharul Envar, c.103, s.13, hadis:59, Basım yılı: 1389 H.K]
Bir hadiste İmam Bakır (((a.s.))) şöyle buyurmaktadır:
ان الذنوب كلها شديدة و اشدها ما نكبت عليها اللحم و الدم
“Şüphesiz ki günahların hepsi (kötülük bakımından) şiddetlidirler ve onların en şiddetlisi ise üzerinde et ve deri bitmesine (sebep olan) günahlardır.”
[Usul-u Kâfi, c.5, s.120, Baskı: Usve Yayınevi, 1379 H.Ş]
Haram lokmanın insanın ruhunda inanılmaz olumsuz ve yıkıcı etkisi vardır. İslami kaynaklara ve hadislere müracaat ettiğimizde konuyla ilgili sayısız rivayetlerin beyan edildiğini görürüz.
Aşura günü İmam Hüseyin (((a.s.))) düşman ordusuna hitaben şöyle buyuruyor: “Karınlarınız haram lokmalarla dolmuştur. İşte bu yüzden hak sözleri işitmiyorsunuz.”
Rabbani âlim Molla Ahmed Neragi “Miracus Saadet” adlı eserinde şöyle yazıyor: “Haram lokmadan beslenmiş bir kalp nere, kuds âleminin nurlarının kabiliyeti nere! Haram maldan vücuda gelmiş bir nutfenin Rab ile ülfetin ve dostluğun yüce mertebesiyle ne işi olabilir ki? Haram lokmanın karanlığa çevirdiği bir kalbe hiç nur âleminin ışınları yansır mı? Şüpheli lokmanın çirkefleştirdiği ve lekelediği bir nefs için batini sefa ve temizlik ne zaman hâsıl olur? [Miracus Saadet, Hüseyni Yayıncılık s.313, baskı:75]
Büyük ahlak üstadı Ayetullah Mezahiri şöyle diyor: “Helal yiyeceğin o anda (spermin rahme yerleştiği anda)ondan doğacak çocuk üzerinde korkunç bir etkisi vardır. Aynı şekilde haram lokmanın da evlatların bedbaht olmalarında bir o kadar olumsuz etkisi vardır… Haram yiyecek, haram mal her ateşten daha kötüdür. Eğer bir çocuğun nutfesi haram lokmadan bağlanmışsa o çocuğun saadete erişmesi son derece zordur. [İslam’da Çocuk Terbiyesi, Yayıncı: Ümmü Ebiha 1378. S.43-50]
Aslında her okulun yanında bir spor kulübünün ve bir mescidin olması ne kadar güzel olurdu. Böylece öğrenciler, hem sağlıklı bir yaşam için sporlarını yapar diğer yandan da ibadetlerini yerine getirir ve dini hükümlerini o mescitte öğrenirlerdi. Spor kulüpleri ve mescitler çocukların gelişim sürecinde onları hem fiziksel ve hem de manevi bakımdan en uygun seviyeye getirir ve onların eğitim ve terbiyesine büyük ölçüde yardımcı olur. Dikkat edilirse hadiste dikkat çekilen önemli konulardan biri belki de en önemlisi helal rızık konusudur. Nitekim İmam Cafer Sadık’tan (((a.s.))) nakledilen bir hadis bir bakıma Resulullah’ın (s.a.a) bu hadisini tefsir etmektedir. O hazret şöyle buyurmuştur: “Haram lokmanın insan üzerindeki etkisi bıçağın ete tesirinden daha çabuktur.”
Ebeveynlerin evlatları konusunda gereken sorumluklarını yapmaları temennisiyle.
Unutmayalım ki Hz. Mehdi’ye (a.f) layık erler yetiştirmenin en ideal yolu büyük ölçüde yukarıdaki mezkûr hususlara bağlıdır.